Cadiz - Bolonia - Tarifa - Cebeli Tarık

Sevilla'da konaklarken araçla günübirlik bir gezi planladık. Aynı gün içinde Cadiz, Bolonia Plajı, Tarifa bölgesi ve Cebeli Tarık'ı olabildiğince keşfetme fırsatımız oldu. Şahsen çok da vakit kaybetmediğimiz ve oyalanmadan geçen tatmin edici bir gün oldu. Gelin beraber gezelim...

Cadiz

Issız Adamlar

Güzel bir Akdeniz şehri olmasının yanında birçok farklı açıdan önemli bir şehir Cadiz. Endülüs bölgesinde Flamenko'nun en önemli merkezlerinden birisi burası.
Flamenko müziğinin efsanelerinden Paco de Lucia'nın doğup büyüdüğü şehir çok yoğun bir çingene toplumuna ev sahipliği yapıyor.

Şehir bir taraftan İspanyol donanmasına ev sahipliği yaparken diğer taraftan da büyük bir liman şehri. Cadiz - Cebeli Tarık boğaz hattı bir anlamda İspanyanın güneyden Atlantik okyanusuna açılan kapısı.

Cadiz katedrali, 1812 Anayasası anıtı gibi şehrin simgesi yapıların yanında benim için en dikkat çekici nokta göz alabildiğine uzanan plajıydı. Sadece uzun değil aynı zamanda oldukça da geniş bir plaj ve çok yumuşak bir kumu var. Su ise bir okyanus klasiği olarak, inanılmaz soğuk.


Birkaç saatlik turun ardından sıradaki hedefimiz için yola çıkıyoruz.


Bolonia Beach

İspanya'nın en güzel sahillerinden birisi Bolonia Plajı. Hatta İnternet'te "en güzel sahiller" listelerinin çoğunda ilk sırada ve en ünlüsü. Sahil boyunca rüzgar ve dalgaların oluşturduğu kum tepeleri ayrı bir hava katıyor plaja. Kendisini çevreleyen çam ormanlarının dahi bazı bölümlerini kumlar altında bırakacak kadar güçlü rüzgarlar esiyor yıl boyunca. Rüzgarı oldukça meşhur...
Mevsim itibariyle denize giremedik elbette. Sahil boyunca ormanla sahil arasında ahşap ve yerden yüksek bir yürüyüş yolu var. Rahatça sahil boyunca kuma girmeden yürüyüş yapabiliyorsunuz. Yol boyunca da irili ufaklı tesisler mevcut. Fiyatlar oldukça dolgun :)

Plajın güzelliğinin yanında ömrümün sonuna kadar unutamayacağım bir de hırsızlık olayı yaşıyoruz burada. Arabanın içinde bıraktığım kameramı ve bir miktar parayı çaldırıyoruz. Sahilin girişindeki otoparka aracı bırakmıştık ve arabanın kapılarını kilitlediğimizden eminiz. Arabaya geri döndüğümüzde kapıların kitli olmadığını fark ediyoruz. İlk aklıma gelen kamera çantasına bakıyorum ve sürpriz(!) kamera yerinde yok. Elbette etrafta da kimseler yok... Belli ki turistik olduğundan hırsızların uğrak bölgesi ve sezonu benim kameramla açıyorlar. Siz siz olun arabada değerli bir şey bırakmayın ve kapıların elinizde kontrol edin.


Tarifa

Bugünkü yol gezimizin son durağı Tarifa'nın en güney noktası. Cadiz'e bağlı bölge küçük bir Alaçatı adeta. Güzel tasarlanmış mekanlar ve oldukça dolgun menüleriyle dikkat çekici. Çalışma saatleri, turistik bir kasaba olmasına rağmen, güney İspanya normlarında olduğundan geldiğimiz saat itibariyle açık mekan sayısı oldukça sınırlı. Rüzgarlarıyla ünlü olan bölge dünya çapında rüzgar sporlarıyla uğraşanların da uğrak noktası.

Adını berberi savaşçı Tarif İbn Malik'ten alan Tarifa tahmin edeceğiniz gibi tarihte Araplarla İspanyollar arasında sıkça el değiştirmiş. 960 yılında Cordoba'nın Arap hükümdarı tarafından yaptırılan Tarifa kalesi, daha sonraları bölge Arapların elinden çıkınca bu sefer Araplara karşı savunma için kullanılmış uzun yıllar ve bugüne kadar oldukça korunarak gelmiş. Giriş 2 Euro.
Tarifa, İspanya'nın kuzey Afrika'ya en yakın noktası ve Fas'a mesafe sadece 15 km.


Cebeli Tarık Boğazı

Fas'ı karşınıza aldığınızda sol tarafınızda Cebeli Tarık denizin ortasındaki dev bir dağ gibi yükseliyor. İber yarımadasının en güneyinde yer alan Cebeli Tarık günümüzde (1700'lerden beri) İngiliz toprağı (!) olduğu için mevcut Schengen vizelerimizle giriş yapmamız mümkün olmuyor ancak uzaktan izliyoruz kendisini. İspanya ile İngiltere arasında sıkça kriz yaratan bölge en son 2006'da yapılan seçimle İngiliz toprağı olarak kalmayı tercih etmiş.

Cebeli Tarık'a ayrı bir yer ayırmamın sebebi aslında bölgeye ismini veren komutan Tarık Bin Ziyad

Cebeli Tarık (Tarık'ın Dağı)

ve beni etkileyen fetih öyküsü. Az önce "dev bir dağ gibi" yükseliyor dememin özel bir sebebi vardı. Orjinal adıyla "Cebelü Tarık", Avrupalıların deyimiyle "Gibraltar", "Tarık'ın Dağı" anlamına geliyor. Nedeni ise anlatacağım fetih öyküsünde gizli.
Dönemin önemli Arap komutanlarından olan Tarık bin Ziyad, İspanya'daki iç karışıklıklardan faydalanmak isteyen Emevi valisi Musa bin Nusayr tarafından 711 yılında 7000 adamla bölgenin fethi emrini alır. Ordusuyla boğazı geçen Tarık, karaya çıkar çıkmaz askerleri taşıyan gemilerin tümünü yaktırarak askerlerine tarihin belki de en büyük mesajlarından birini verir.
Askerlerinin geri dönüş umudunu kıran Tarık bin Ziyad askerlerine şu tarihi sözlerle seslenir: "Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzağı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıcınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır."
Elbette bölgeyi fetheden Tarık ve askerleri hızlarını alamayıp Cordoba'nın da aralarında olduğu kentte hakimiyet kurmuş ve Endülüs Emevi devletinin fiilen temellerini atmıştır. Diğer bir deyişle İspanya'da kurulacak olan Arap hakimiyetinin fermanını yazmıştır...